telefon0242 311 44 33

Romantik İlişkileri Kötüye Götüren Sebepler

İlişkiler sevgi, saygı ve güven çerçevesinde kurulduğu zaman sağlıklı bir şekilde gelişir. Bireyin kişisel gelişiminde de büyük önem taşır. Hemen hemen birçok ilişki başlarda heyecan, hoş sohbet ve keyifle başlar. Ancak zamanla farkında olmadan bazı davranışlar, günlük yaşamın yoğunluğu, stres ya da bazı alışkanlıklar ilişkinin dengesini bozabilir. Çoğu zaman “Biz nerede yanlış yaptık?” sorusu bu evrede akla gelir. Sağlıklı ve mutlu giden ilişkiler hayatı olumlu etkilerken, sağlıksız ve kötüye giden bir ilişki de bir o kadar olumsuz etkiler. İlişkiyi negatif etkileyen sebeplerin başında iletişim eksikliği, toksik bir ilişkiye sahip olmak, duygusal kopukluk, karşılıklı tutum ve beklentiler vardır. Bu haftaki yazımızda romantik ilişkileri negatif etkileyen bu sebeplere değineceğiz. Ardından sağlıklı bir ilişki için sizlere öneriler sunacağız.

İlişkideki en büyük sorunlardan biri iletişim eksikliğidir. Birçok çift, etkili iletişim kuramamaktan şikayetçidir. İletişimdeki kopukluklar, yanlış anlaşılmalar ve sağlıksız konuşma tarzları ilişkiyi kötüye götüren sebeplerdendir. Çiftler duygularını, beklentilerini ve sınırlarını doğru şekilde ifade edebildiğinde ilişki güçlenir. Sorunların ve duyguların açıkça ifade edilmemesi, ertelenmesi, konuşulmaması, sürekli eleştirilmesi, suçlanması, çiftlerin birbirini dinlememesi ve karşı tarafı anlamaya çalışmaması gibi davranışlar iletişimde sorun yaratır. Yalan söylemek, kıskançlık, aşırı kontrol ve sadakatsizlik gibi güven problemleri de iletişim sorunlarına yol açar. Çiftler arasında saygı önemlidir. Küçümseyici tavırlar, partnerin ihtiyaç ve sınırlarını yok saymak ve empati kuramamak ilişkiyi negatif etkiler. İlişkiye dair farklı beklentiler içinde olmak, duygusal ihtiyaçların karşılanmaması ve sorumluluklarda uyumsuzluklar iletişim sorunları yaratır. Çiftlerin birbirinden uzaklaşması, beraber kaliteli vakit geçirmemesi, paylaşımların azalması ve sevgiyi yeterince göstermemek duygusal uzaklaşmalara yol açar. İş, aile ve maddi sorunların ilişkiye sıkça yansıtılması, sosyal çevre baskısı ve zaman yönetimi gibi sorunlar dış etkenlerden kaynaklanarak iletişim eksikliğine yol açar. Çiftlerden birisinin kendini geliştirmemesi, kendi mutluluğunu sadece partnerden beklemesi ve bağımlı bir ilişki dinamiği iletişim sorunları oluşturur.

Toksik bir ilişkiye sahip olmak ilişkiyi kötüye götüren en yıkıcı durumdur. Toksik ilişki, bir tarafın diğerini sürekli yıprattığı, sevgiden çok kaygı, güvensizlik, değersizlik hislerinin baskın olduğu bir ilişki biçimidir. Burada sevgi değil, kontrol, kıskançlık, manipülasyon ve aşağılama ön plandadır. Toksik bir ilişkide, sürekli eleştiri, suçlama veya küçümseme vardır. Çiftlerden biri diğerine sık sık yetersizlik hissettirir. Başarılarını küçümser, hatalarını yüzüne vurur. Aşırı düzeyde kıskançlık ve kontrol hakimdir. Telefonu karıştırmak, arkadaş çevresini kısıtlamak ve “bensiz yapamazsın” gibi sözler sarfetmek toksik davranışlardır. Böyle bir ilişkide iletişim sağlıksız ve yıkıcıdır. Partnere karşı güven problemleri ve sürekli şüphe hali vardır. Partnerinin özel alanına müdahale eder. Duygusal hatta bazen fiziksel şiddet gösterebilir. Çiftlerden birinin kendini değersiz, mutsuz ve yorgun hissetmesine yol açar. Çünkü toksik bir ilişkide korku, güvensizlik ve tükenmişlik hakimdir. Bu durum, ilişkinin kötüye gitmesine neden olur.

Negatif bir tutum sergilemek, ilişkiyi kötüye götürür. Çiftlerin her konuda birbirine uyumlu olması beklenemez. İlişkide bir sorun olduğunda pozitif duygunun varlığı çok önemlidir. Çiftlerden birinin çözüme yönelik olumsuz bir tavrı bu problemin daha çok büyümesine yol açar. Zamanla çiftlerin birbirinden uzaklaşmasına neden olur.

Partnerlerin birbirine karşı düşüncelerini, hislerini ve ihtiyaçlarını paylaşmaktan uzaklaşması yani “duygusal kopukluk” ilişkiyi bitiren sebepler arasındadır. Zamanla çoğu çiftin yaşadığı ve fark edilmezse ilişkiyi yıpratarak sona götüren davranışların başında gelir. Duygusal bağ, ilişkiyi ayakta tutan en önemli köprüdür. Onu canlı tutabilmek karşılıklı emek ve özen ister. Bir ilişkide sevgi ve ilgi azalırsa çiftler arasında görünmez bir mesafe oluşur. Fiziksel olarak yan yana görünseler bile, duygusal olarak uzaklaşırlar. Azalan bir iletişim, ilgisizlik, sarılma, dokunma gibi şefkat gösterilerinin azalması, birlikte vakit geçirmemek ya da partnerle birlikteyken bile yalnız hissetmek duygusal kopukluğun belirtilerindendir.

İlişkide sorun yaşamak doğal ve olağandır. Asıl önemli olan yaşanan bu sorun sonrasında onarım girişimleridir. Eğer bu onarım girişimleri işe yaramazsa ilişkiyi zedeleyerek kötüye götürebilir. Tartışma ya da kırgınlık sonrasında çiftlerden birinin ortamı yumuşatmak ya da sakinleştirmek için özellikle yeniden bağ kurmak için yaptığı davranışlar onarma girişimleridir. Örneğin, özür dileyebilmek, sarılabilmek ve konuyu sakin bir dille açmak önemlidir. Fakat bu girişimler başarısız olduğunda; duygusal kopukluk başlar. Yani birinin ilişkiyi tek taraflı sürdürmeye çalışması diğerinin sürekli pasif veya umursamaz kalması gibi. Aslında bu onarım girişimlerinin başarısız olmasının bazı sebepleri olabilir. Örneğin; çiftlerden birinin diğerinin özrünü ya da açıklama yapmasını reddetmesidir. Bir diğer sebep; bu özrün gerçekten samimiyetle yapıldığını karşı tarafın düşünmemesidir. İlişkide geçmişi sürekli gündeme taşımak sorunların çözümünü zorlaştırır. “ Ama sen de..” cümleleriyle başlayıp sorumluluktan kaçıp savunmaya geçmek, ilişkideki onarım girişimlerini baltalar. Buradaki en büyük etken empati eksikliğidir. Karşı tarafın hislerini anlamaya çalışmak yerine kendi bakış açısında saplanmak ilişkiye zarar verir.

Sağlıklı Bir İlişki İçin Öneriler:

1.Öncelikle sağlıklı bir ilişki için her iki taraf kendini değerli, anlaşılmış ve güvende hissetmek ister. Sağlıklı bir ilişki için iletişim kurabilmek önemlidir. İletişimde açık olmak, düşünceleri rahatça ifade edebilmek, duyguları, ihtiyaçları ve beklentileri paylaşabilmek gerekir. Böylece ilişkide yaşanan sorunların çözümünü kolaylaşır.

2.Karşılıklı saygı, sağlıklı bir ilişkinin yapıtaşıdır. Fikir ayrılıkları olduğunda bile saygılı davranabilmek önemlidir. Her zaman ortak bir paydada buluşmak mümkün olmuyor, bu nedenle farklı bakış açılarına saygı duymak gerekir. Partnerinizin kişisel alanlarına müdahale etmeden, onu değersizleştirmeden yapıcı davranmak sağlıklı bir ilişki için önemlidir. Bir ilişkide saygı var olduğu zaman güven, huzur ve sevgi daha sağlam köklenir.

3. İlişkide güven inşa edebilmek sağlam bir bağın temelidir. Güven “hem partnerime inanıyorum, hem de kendimi partnerime rahatlıkla açabilirim” hissini oluşturur. Dürüstlük, tutarlılık, sadakat ve şeffaf iletişim güveni güçlendiren unsurlardandır. Bir ilişkide güven kaybolursa, sürekli şüphe ve kontrol davranışları gelişir. Sorunları çözmek zorlaşır ve ilişkide stres artar. Zor zamanlarda destek olmak aradaki güven bağını güçlendirir. Yargılamadan dinlemek, partnerinin duygularına değer vermek ve onu anlamaya çalışmak aradaki güveni derinleştirir.

4. İlişkide bireysel alan ve özgürlük, çiftlerin kendini tam olarak ifade edebilmesi ve sağlıklı kalabilmesi için önemlidir. İlişkiyi hayatınızın merkezine koymak, kişisel hedeflerin ve hobilerin unutulmasına yol açar. Sınırlar, ilişkiyi sıkmadan sağlıklı bir mesafeyi oluşturur. Her bireyin özel alanı, yalnız zaman ihtiyacı ya da sosyal ilişkiler kurma ihtiyacı vardır. Bir arada mutlu olabilmek için önce kişinin kendi mutlu olması gerekir.

5.Empati ve anlayış ilişkideki duygusal bağı güçlendirir. Sadece kendi bakış açınızı savunmak yerine onun penceresinden anlamaya çalışmak yaşanan sorunların çözümünü kolaylaştırır. Aradaki güven ve saygıyı güçlendirir.

6.İlişkilerde tartışmalar yaşamak kaçınılmazdır. Burada önemli olan şey ise tartışmamak değil, çatışmaları yapıcı bir şekilde çözümleyebilmektir. İlişkide yapıcı bir tutum sergilemek, sorunların birikmesini önler, ilişkiyi güçlendirir. “Ben dili” kullanmak, sakin kalmaya çalışmak ve ortak bir çözüm aramak çatışmaları yapıcı çözmenin yollarındandır. Geçmişe değil, bugüne odaklanmak önemlidir. Sürekli geçmiş tartışmaları gündeme taşımak sorunları büyütür. Tartışmadan sonra özür dilemek, sarılmak ve şefkat göstermek aradaki bağı tazeler.

7. Kaliteli vakit geçirmek çiftlerin duygusal bağını güçlendirir. Günlük hayatın stresini ve koşuşturmasını bir kenara bırakarak sadece birlikte zaman geçirmek değil, o zamanı anlamlı ve doyurucu hale getirebilmek ilişkiyi güçlendirir. İlişkiye canlılık katar. Çiftlerin birbirini değerli hissetmesini sağlar. Paylaşılan güzel anlar, ilişkinin duygusal temelini güçlendirir. Dikkat dağıtan bütün nesnelerden özellikle telefonları bir kenara bırakarak birlikte kaliteli vakit geçirebilirsiniz. Ortak aktiviteler oluşturabilirsiniz. Beklenmedik jestler, sürprizler ya da spontane gelişen planlar ilişkiye heyecan katabilir. Birlikte yeni bir şeyler deneyebilirsiniz. Sadece aktivite değil, duygusal paylaşımlar yapamaya da özen göstermek sağlıklı bir ilişki için önemlidir.

Psikolog Funda Buharalı.

Antalya Psikoterapi Merkezi, Psikoterapist Antalya.