Ailede İletişimi Engelleyen Etkenler
Aile içi iletişim, bireylerin hem sözel hem de sözel olmayan davranışları ile verdikleri tepkileri, mesajları içerir. Aileyi bir bütün, aile içindeki bireyleri bütünün parçası olarak ele alırsak aile üyelerinden birisinin yaşadığı sorun bütün aile bireylerini de dolaylı yoldan etkiler. Aile içindeki en temel sorunlar iletişimden kaynaklanır. İletişim, hayatın içinde karşılıklı paylaşımda bulunabilmek için gereklidir. Yaşanan iletişim sorunları uzun vadede bireylerin psikolojisini olumsuz yönde etkiler. Depresyon, kaygı bozukluğu, özgüven eksikliği, öfke problemleri, alkol-madde bağımlılığı ya da sigara bağımlılığı gibi problemlere yol açabilir.
İletişimi Engelleyen Etkenler :
İletişim sorunları ilişkileri zayıflatan, karşıdaki kişiyi savunmaya iten ya da kendini kapatmasına yol açan problemlerdendir. Karşılıklı yanlış anlamalara sebebiyet vererek çatışmalara neden olabilir. Sağlıklı bir ilişki kurulmasını engelleyerek yaşanan olası sorunların çözümlerini güçleştiren durumlardır. İletişim engelleri ise şunlardır:
· 1) Empati eksikliği: Empati; bir başkasının duygularını, düşüncelerini anlamaya çalışmak, kendini onun yerine koyabilmektir. İletişimde empati eksikliği, bireyler arasında yanlış anlamalara, kırgınlıklara ve çatışmalara yol açar. Aile bireylerinin birbirini anlamaya çalışmaması, iletişimi zayıflatır. Empati eksikliğinde; yargılayıcı ve eleştirel konuşmalar artar. Karşıdakinin duygularını küçümseme veya görmezden gelme meydana gelir. Dinlemeden tepki vererek kişi, sadece kendi düşüncelerini savunur. Bunun sonucunda iletişim zayıflar, karşılıklı güven duygusu azalır. Kırgınlıklar ve anlaşmazlıklar artar.
· 2) Emir vermek : Emir kipiyle konuşmak karşı tarafa üstünlük gösterdiğiniz mesajı içerir. Dikkatli kullanmak gerekir. İletişimi kitler. Küçük bir çocuğa bile “odanı topla” dediğiniz zaman bunu yerine getirmek istemeyebilir hatta direnç gösterebilir. Kaba, sert ve otoriter algılanabilir. Bunun yerine alternatif sunarak iletişime geçmek ya da neden-sonuç içeren cümleler kurmak daha etkili olacaktır.
· 3) Yargılayıcı tutumlar : Sürekli eleştirel yaklaşım sergilemek, aşağılayıcı bir dil kullanmak bireyin kendisini ifade etmesini engeller. Bu tarz yaklaşımlar, sağlıklı iletişimin önündeki en büyük engellerdendir. “Sen zaten böylesin, bu çok saçma bir düşünce, ben olsam böyle yapmazdım ” gibi yargılayıcı tutumlar bireyi anlamaktan ziyade değersiz hissetmesine yol açar. Karşı taraf, kendini savunma ihtiyacı duyar. Bu durum iletişime zarar vererek tartışmaya dönüşebilir. Güven ve saygı zedelenir. Yargılayıcı olmaktan kaçınmak için iletişimde “ben dili” kullanılabilir.
· 4) Dinlememe : Karşı tarafı dinlememek iletişimi azaltan en büyük sorunlardan biridir. Konuşan kişinin sözünü kesmek, göz teması kurmamak, başka şeylerle meşgul olmak, söylenenleri önemsememek dinlememenin belirtilerindendir. Bu durum değersiz hissettirir. İletişim giderek zayıflar. Yanlış anlamalar artabilir.
· 5) Yüzeysel konuşma ya da yapay ilgi gösterme : Aileyi ilgilendiren bir konu hakkında yüzeysel konuşmak ya da yapay ilgi göstermek, samimiyetsiz ve duygusal bağı olmayan bir ilişki ortamı yaratır. Sadece havadan sudan konuşmak, gerçek duygu ve düşünceleri gizlemek, konuyu derinleştirmekten kaçınmak ve sadece formalite gereği sohbet etmek yüzeysel konuşmalara örnektir. Yapay ilgi göstermek ise, karşıdakine değer vermeden, ilgi gösteriyor gibi yapmak, dinliyormuş gibi gözükerek dikkatin başka yerde olması, göstermelik sözler iletmek (anlıyorum.. gibi) ve sadece samimiyet olmadan nezaketen ilgi göstermektir. Bu durum aile, arkadaşlık ve yakın ilişkilerde güveni ve bağlılığı zedeler. Karşılıklı iletişime zarar verir. Kişi kendini anlaşılmamış ve yalnız hissedebilir.
· 6) Suçlayıcı davranmak : Suçlayıcı iletişim, karşıdaki kişiyi doğrudan ya da dolaydı olarak hatalı, eksik ya da yanlış olarak itham etmektir. Sorumluluk almak her ilişki türü için zordur. Örneğin; “Hep senin yüzünden oldu. Eğer bunu şöyle yapsaydın bu olmazdı. Bütün suç sende !” gibi yaklaşım göstermek ilişkilerinizi olumsuz yönde etkiler. Suçlayıcı bir dil, savunma mekanizmalarını tetikler. İletişim kopabilir ve tartışmaya dönüşebilir. Bu durum ilişkilere zarar verir. Suçlayıcı bir dil kullanmak yerine, duygulara odaklanarak “ben dili” kullanmak daha yapıcı olacaktır.
· 7) Alay etmek, durumu hafife almak : İletişimde en kırıcı olan durumlardan birisi de karşımızdaki bireyin duygularını önemsememek, küçümsemek ya da ciddiye almamaktır. .“Senin kırıldığın şey bu mu? Her şeyi kafanda büyütüyorsun. Bunu mu dert edindin? gibi cümleler kişinin duygularının ciddiye alınmadığını gösterir. Bireyin içe kapanmasına yol açar. Alaycı bir iletişim; karşı tarafta utanç, öfke, kırgınlık ve güvensizlik yaratır. Özellikle çocuk ve ergenlerin yaşadığı problemleri hafife almak ya da alay etmek çok yanlış bir davranıştır, çocuğun duygularını açmasını engeller.
· 8) Olayların olumsuz yönlerine odaklanma : Aile bireylerini ilgilendiren bir konuda olayların olumsuz yönlerini ortaya çıkarmak aile içinde sorunlara yol açabilir. Karşılıklı motivasyonu düşürür ve umutsuzluk yaratır. Bireyin kendini yetersiz hissetmesine neden olur. Sürekli savunma hali oluşur. Daha dengeli ve yapıcı bir iletişim için, takdir etmeyi unutmadan eleştiri yapılabilir. Geri bildirimleri daha dengeli kurmak gerekir.
· 9) Korku ve baskı ortamı oluşturma : Korku ve baskının olması, sağlıklı iletişimin önündeki en yıkıcı engellerdendir. Sürekli tehdit edici ve cezalandırıcı konuşmalar, yüksek sesle konuşmak ya da bağırmak, kişinin fikrini söylemesine izin vermemek, aşağılamak, küçük düşürmek ve en küçük hatalarda bile fazla tepki göstermek korku ve baskı ortamının belirtilerindendir. Böyle bir ortamda birey, kendini özgürce ifade edemez. Konuşması engellenir. Sadece itaat etmek zorunda kalır. Karşılıklı saygı yerine korku gelişir.
· 10) Geçmişte yaşanan olumsuzluklar : Daha önceden yaşanmış olan kırgınlıklar, tartışmalar bugünkü iletişimi olumsuz etkileyebilir. Sürekli eski olayları hatırlamak, geçmişteki hatalar üzerinden suçlamalar yapmak, affedememek, güvensizlik ve önyargılı davranmak olumsuz geçmişin iletişime yansıma şekilleridir. Bu şekilde güncel sorunlar çözüme kavuşturulmadığı gibi, geçmişe takılı kalınır. İletişim sürekli savunma ve saldırı şeklinde ilerler. Kırgınlıklar birikerek duygusal bağ zayıflar. Geçmişin gölgesinden çıkabilmek için; anlayışlı, empatik ve affedici olmak daha sağlıklı ve güçlü ilişkilerin kurulmasına zemin hazırlar.
· 11) Sabit fikirli olmak : Esnek düşünememek ve sadece kendi doğrularını savunmak karşılıklı iletişime zarar veren durumlar arasındadır. Bu durum anlayış ve uzlaşma ihtimalini ortadan kaldırır. “Benim dediğim doğrudur” yaklaşımı, yeni fikirlere direnç göstermek, tartışma sırasında sadece kendi düşüncesini savunmak, karşı tarafı dinlememek, söylediklerine önem vermemek ve hatalı olunsa bile geri adım atmamak sabit fikirli olmanın belirtilerindendir. Böyle bir tutumda karşılıklı anlayış oluşmaz. Tartışmalar uzlaşmadan sonuçlanır. Empati kurmak imkansızdır. İletişim giderek kopar ve yüzeysel hale gelir. Daha açık fikirli bir iletişim için; fikir değiştirmeyi zayıflık değil, gelişim olarak kabul edebilmek önemlidir. Ortak noktalarda buluşmaya çalışmak iletişimin gelişebilmesi için gereklidir.
· 12) Tutarsız davranışlar : Söylenenlerle yapılanların birbirini tutmaması iletişimi bozabilir. Bir gün anlayışlı, ertesi gün kırıcı olmak, aynı konuda farklı zamanlarda farklı tepkiler göstermek, “her zaman senin yanındayım” deyip zor zamanında ortadan kaybolmak, bir şeyi onaylayıp sonra eleştirmek ve konuşurken destekleyici olup davranışta geri çekilmek tutarsız davranışlardandır. Tutarsızlık, güven bağını azaltır. Karşı taraf ne bekleyeceğini bilemez, iletişimden kaçınır. Sürekli bir sorgulama hali ve endişe gelişir. İlişkide samimiyet zedelenir.
· 13) Dürüst olmamak : Dürüstlük, sağlıklı ve etkili bir iletişimin yapıtaşıdır. Dürüstlük olmadığında güven sarsılır, ilişkilerde samimiyet azalır ve iletişim yüzeysel hale gelir. Yakınlarınıza karşı açık olmamak, yalan söylemek, gerçekleri gizlemek, abartmak ya da rol yapmak dürüst olmayan davranışlardandır. Bu tür davranışlar iletişime zarar verir. Güvensizlik gelişir. İlişkide belirsizlik ve kuşku oluşur. Anlayış ve empati yerini şüpheye bırakır.
· 14) Aşırı teknoloji kullanımı : Bir aradayken sürekli telefon, tablet ya da televizyon odaklı olmak yüz yüze iletişime zarar veren davranışlardandır. Teknolojinin aşırı ve kontrolsüz kullanımı bireyler arasında duygusal uzaklık oluşturur. Duygusal bağların zayıflamasına neden olur. Karşıdaki kişiye ihmal edilmişlik hissettirerek sağlıklı iletişimi engeller.
Romantik İlişkilerde İletişim Sorunları:
Günümüzde ilişkilerdeki sorunlar birbirini dinlememe, anlamama ve iletişim kurmayı reddetme gibi iletişim kaynaklı problemlerle başlar. Öncelikle cinsiyet farklılıkları iletişim sorunlarına yol açabilir. Kadınlar genellikle ilişkide daha duygusal yaklaşım gösterirken, erkekler hislerini konuşarak paylaşmakta zorlanır. Çiftlerden birinin partnerine ne düşündüğü ya da ne hissettiğiyle ilgili açık olmaması iletişim sorunlarına yol açabilir.
Partnerinin zihnini okumak ilişkilerde oldukça yaygın, fakat çoğu zaman sorunlara yol açan bir davranıştır. Bazı çiftlerde, eşlerden biri partnerini çok iyi tanıdığını düşünerek partneri adına karar verebilir ya da ona dair her şeyi bildiğini düşünebilir. Partnerinin davranışlarını ya da konuşmasını kendi algıladığı gibi yorumlayabilir. Bu davranış biçimi etkili bir iletişim değildir, ilişkide sorunlar yaratır. Çünkü her bireyin zamanla fikirleri, hayata bakış açısı değişebilir. Karşılıklı anlaşılmanın en etkili yolu, ne hissettiğini ya da neye ihtiyacın olduğunu doğrudan partnerine iletebilmektir. Çiftlerden birinin canını sıkan bir durumu içine atarak partneriyle paylaşmaması sorunların birikerek daha büyük bir iletişim problemine dönüşmesine neden olur. Partnerine hisleriyle ilgili yeteri kadar paylaşım yapmadan kendisini anlamasını beklemek de en büyük iletişim hatalarındandır.
Evlilikte beklentiler karşılanmadığı zaman sorunlar başlar. Doğru kişiyle evlenmenin yanı sıra, bireylerin evliliğe yüklediği anlam ve evlilikten beklentileri de önemlidir. Çünkü evlilikte çiftler arasındaki uyumu belirleyen nokta evlilikten ne bekledikleridir. Eşlerin evlilikten beklentileri birbirine ne kadar yakın olursa uyumu da kolay olur. Fakat çiftlerin bakış açıları farklılık gösterdikçe, beklentileri değişir ve ortak payda da buluşmaları zor olur. Beklentilerin karşılanmaması içten içe öfke, kızgınlık ve kırgınlığa dönüşerek iletişim sorunlarına neden olur.
Geçmişe takılı kalmak birçok çiftin en büyük sorunudur. Geçmişte yaşanmış bir olayın tekrar gündeme getirilmesi eşleri birbirinden uzaklaştırarak sorunların büyümesine yol açar. Bir diğer iletişim sorunlarından birisi problemin çözüme kavuşturulmadan üzerini kapatmaktır. Çünkü problem çözülmediği için tekrar gündeme gelerek sorun oluşturabilir.
Ayrıca, eşlerin farklı kültürlerde yetişmesi ilişkide sorun yaratan önemli nedenlerdendir. Çiftlerin birbirlerini, değerlerini, alışkanlıklarını ve iletişim kurma biçimlerini anlamalarını zorlaştırmaktadır.
Çiftler arasında yaşanan iletişim problemleri, eşlerden birinin ya da her ikisinin psikolojik sorunlarından kaynaklanabilir. Alkol-madde bağımlılığı, depresyon, anksiyete, vajinismus ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikolojik rahatsızlıklar ilişkide sorunlara neden olabilir.
Ebeveynlerle Çocuklar Arasındaki İletişim Sorunları:
Aile içi iletişim sorunlarına sadece eşler arasında değil, ebeveynlerle çocuklar arasında da rastlanır. Özellikle ergenlik döneminde iletişim sorunlarına sık rastlanır. Hem fiziksel hem de duygusal değişim gösteren ergenler, ebeveynleriyle sorunlar yaşayabilir. Bu dönemde anne- baba ile vakit geçirmek yerine arkadaşlarıyla birlikte olmayı isterler. Ebeveynler çocuklarının ergenlik döneminde olduğunu kabul etmekte zorlanır ve çocuklarının kendilerinden uzaklaştığını düşünebilir. Anne-babadan daha bağımsız olmayı tercih eden ergenler bu dönemde aileleriyle iletişim sorunları yaşayabilir.
Çocuklar ve ebeveynleri arasında yaşanan sorunların başında baskıcı ebeveyn tutumları vardır. Çocuğun kararlarına müdahale eden, katı kurallar koyan ve itaat bekleyen ebeveyn davranış biçimidir. Çocuğun duygu, düşünce ve isteklerini dikkate almaz. “ Ben ne dersem o olur!. Senin fikrini sormadım, yapacaksın.” gibi iletişimde baskıcı söylemleri içerir. Bu durum çocukta düşük özgüven, içe kapanıklık ya da aşırı isyankarlık, karar verme güçlüğü gibi sonuçlar yaratır. Böylece kendi isteklerini yaptırmak amacıyla baskıcı tutum sergileyen ebeveynlerle çocuklar arasında iletişim sorunları görülür.
Başkalarıyla kıyaslama yapmak ebeveynler ve çocuklar arasında iletişim sorunlarına yol açan nedenlerdendir. Kıyaslama yapmak, başkasında iyi olarak algıladığınız bir durumu mevcut olanda yetersiz görmektir. Bu davranış çocukta, yetersizlik, değersizlik ve başarısızlık duygusunun yoğun bir şekilde hissedilmesine yol açar. Kıyaslama yapmak, çocuğu daha iyi bir davranışa teşvik etmez aksine yıkıcı sonuçlar doğurur. Başkalarıyla kıyaslanan çocuklar anne-baba ile olan iletişimini azaltarak öfkeli, mutsuz ve kıskanç tavırlar sergileyebilir.
Etkili Bir İletişim Kurmak İçin Öneriler:
· *Birbirinize yeteri kadar zaman ayırın. Aile bireyleriyle düzenli olarak vakit geçirin. Birlikte sohbet edin, yemek yapın ya da etkinlikler düzenleyin.
· *Aktif dinleme yapın. Göz teması kurarak, karşınızdaki kişinin sözünü kesmeden ve yargılamadan dinleyin.
· *Empati kurmaya çalışın. Aile bireylerinin duygularını anlamaya çalışın.
· *Açık bir iletişim kurun. Beklentilerinizi, isteklerinizi, sizi üzen ya da sevindiren durumları direkt ilgili kişiye iletin.
· *İletişimde olduğunuz kişinin yaşını ve olgunluk düzeyini unutmadan gergin anlarda tartışmak yerine, sakin kalmaya çalışın. Sabırlı olun. Duruma göre biraz bekleyip sonra konuşmaya geçin.
· *Ortak kararlar alın. Aile içinde birlikte fikir yürütmek ve karar almak, herkesin kendini değerli hissetmesini sağlar.
· *Vücut dilinize dikkat edin. Sözsüz iletişim de en az sözlü iletişim kadar önemlidir. Gülümsemek, sarılmak ya da sıcak bir dokunuş iletişiminizi güçlendirir.
· *Olumlu ve yapıcı olmaya odaklanın. Küçümsemek ya da alay etmek yerine çözüm odaklı konuşun.
· *İlişkilerinizde çözülemeyen iletişim sorunları yaşıyor, günlük yaşamda zorlanıyorsanız daha sağlıklı bir iletişim kurabilmek ve yaşanan problemleri çözüme kavuşturabilmek için psikolojik destek almanız önerilir. Psikolog Funda Buharalı. Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi. Aile Terapisi Antalya.
P