Bilişsel Kurama Göre Depresyon

depresyonlu kadınBilişsel (kognitif) kuram kişinin kendisini, çevresini ve geleceğini algılamasıyla, kendisini nasıl duyumsadığı ve kendisine nasıl davrandığı arasında bir etkileşim olduğunu savunur. Depresyonda yani depresif nevrozda kişilerin kendilerini, çevrelerini ve geleceklerini tümüyle olumsuz gördükleri ve değerlendirdikleri saptanmıştır. Depresyonun bilişsel modelinde bu temel vardır.

Kısaca özetlersek;

⦁ Birey kendisini beceriksiz, sevilmeyecek biri olarak algılar. Yani olumsuz kendilik tasarımına sahiptir.
⦁ Birey çevresini ve ilişkilerini olumsuz değerlendirir. Yaşam savaşılan bir engel, başkaları tehlikelidir.
⦁ Birey beceriksiz ve sorunlarının çözümsüz olduğu inancındadır. O itilme ve kakılmayı hak ettiğini, başkalarının yardımını hak etmediğini düşünmektedir.
⦁ Birey sorunlarının gelecekte de süreceği kanısındadır.

Depresyondaki bilişsel çarpıklıklar şöyledir:

1) Düşünce bir alana odaklanmıştır. Yani değerlendirmeler siyah/beyaz kategorisinde ele alınır.

2) Sorunlar aşırı abartılır. Yani katastrofal düşünce vardır. Sorunların abartılması sorumluluğu azaltır, başkalarının ilgi ve desteğini arttırır gibi görünse de korkuyu da tetikler.

3) Depresyona yatkın kişiler tek bir olaya dayanarak genelleme yapmaya ve onu başka olaylara aktarmaya eğilimlidir. Bu zamanla tüm olumsuz olayların onları bulduğu duygusuna götürür.

4) Algılamada seçicilik vardır. Umutsuzluk, çaresizlik içeren olay, bilgi ve deneyimler derhal algılanırken, olumlu olanlar göz ardı edilir.

5) Her türlü eylem ve ilişkilerdeki iletişimden istenç dışı çıkarsamalar yaparlar. Hiçbir gereği ve nedeni yokken, kanıta bakmaksızın, gerçeğe uygunluğunu sorgulamaksızın olumsuz sonuçlara varırlar.

6) Olumlu şeylerin aşırı küçültülmesi, olumsuz şeylerin ise aşırı büyütülmesi eğilimi depresyona yatkın kişilerde önemli bir özelliktir. Bunu dürbün çarpıtması olarak tarif edebiliriz. Nasıl dürbünün bir yüzünden bakınca objeler büyük, diğer yüzünden bakınca küçük görülüyorsa, bu kişiler de olay ve olgulara dürbünden bakar gibi bakarlar.

7) Yaşanılan duygular gerçek gibi algılanır ve değerlendirilir. Buna duygusal belgeleme denir. ''Kendimi suçu hissediyorum, öyleyse kötü biriyim'', ''Kendimi çaresiz hissediyorum, öyleyse sorunlarım çözümsüzdür'' gibi inançlar duygusal belgelemeye örnek verilebilir.

8) Depresif kişilerde ''Yapmalıyım, yapmak zorundayım'' anlayışı temel özelliklerdendir. Bu kişilerin yapmak zorunda oldukları, her zaman, yapabildiklerinden fazladır. Çalışma, iş yapma, bir şeyler başarma arzusu yoğundur, ancak bunun altında korku, suçluluk ve öfke vardır.

9) Depresyonlu hastalar yalnızca yetersizlikleri ve yanlışlarına dayalı bir kimlik yaratırlar. Bu olumsuz kimlik kişiyi kısır döngüye sokar. Buna etiketçilik (kalıpçılık) denir.

10) Depresyonda paranoid özellikler sıklıkla bulunur. Bu kişiler kendileriyle ilişkisi olmayan olayları bile kendilerine bağlarlar, kişiselleştirir, kendi üzerlerine çekerler.

11) Kontrol dışı gelişen en ufak bir şey hastalarda felaket olarak algılanır. Bundan dolayı aşırı dikkatli davranır, denetimi yitirmemeye çalışırlar.

12) Depresyona yatkın kişiler ''Ben kıyaslandığım kişiyim'' felsefesindedir. Kendilik duyguları ancak kendilerini başkalarıyla kıyasladıklarında açığa çıkar. Özsaygı ve özgüvenlerini bu şekilde tazelerler. Ancak sıklıkla kıyaslama sonucu olumsuz yargıya vardıklarından daha da örselenirler. Kendilerini aptal, başarısız, yetersiz, iyi şeylere layık olmayan biri gibi algılarlar.

13) Olumsuz özelliklere saplanma sıktır. Olumlu şeyler yapsalar bile ''Evet ama .....'' negatifliği daima vardır. Bu kişilerde ''Bu gerçekten iyi oldu'' cümlesini duymak pek mümkün değildir.

14) Yaşamın dürüst ve hakça olması gerektiği beklentisi çok yoğun olup, en ufak bir haksız ya da dürüst olmayan bir davranışa uğradıklarında dünyanın haksızlıklarla dolu, dürüstlük ve insanlığın öldüğü, yaşanılası bir yer olmaktan çıktığı yargısıyla hayata küsme eğilimindedirler.

Bunlardan başka depresyonlu ve depresyona yatkın kişilerin sorunların çözümünde değişik seçenekler üretebilme, sorunlara farklı açılarda bakabilme yetileri bozuktur. Bu durum bilişsel katılık olarak isimlendirilir.
Ayrıca ''Sevgiye değer bir kişi değilim'', ''İnsanlara güvenilmez'', ''Dünya tehlikeli, yaşam çekilmez ve tehlikelerle doludur'' gibi düşünce kalıpları (şemalar) depresif kişilerde spesifiktir.

Depresyon tedavisinde başarılı olmak için depresyonun yukarıda anlattığımız bilişsel yönü mutlaka bilinmelidir. Depresyon tanı ve tedavisinde Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi olarak yanınızdayız. Kliniğimizden depresyonla ilgili tüm bilgilere ulaşabilirsiniz.