Panik Atak ve Panik Bozukluğu

Panik Atak ve Panik BozukluğuÖlmeye çok yakın hissediyor ve yoğun kaygı yaşıyorsunuz. Bu, bir panik atak. Yani, olması yakın ölüm hissinin eşlik ettiği akut kaygı atağı.

Bazen günde birkaç atak, bazen de yılda birkaç atak. Bazen yalın panik atak, bazen de kaçmanın zor olabileceği yerlerden korkma ve kaygı duyma ile seyreden agorafobili panik atak. Hastalığın tümü ise panik bozukluğu.

Sigmund Freud’ un kaygı nevrozu olarak tanımladığı, akut ve kronik psikolojik ve bedensel belirtilerle giden klinik tablonun bugünkü adı, Doktor Jacob Mendes DaCosta’ dan geliyor. Amerika iç savaşında çarpışan askerlerde görülen “irritabl kalp sendromu”, Da-Costa sendromu olarak da bilinir ve panik bozukluğun bir çok ölçütünü karşılar.

Panik bozukluğu sıklığı nedir? Evet, yalnız değilsiniz. Toplumda %1-4 kişi de sizinle aynı problemi yaşıyor. Panik atak yaygınlığı ise %3 ile 5,6 arasında. Kadınlar erkeklere göre 2-3 kat daha fazla etkileniyor panik bozukluktan. Genç erişkinler en büyük grubu oluşturuyor. Ortalama görülme yaşı ise 25, panik bozukluğun. Yakın geçmişte boşanma ya da ayrılık öyküsü, panik bozukluğu gelişiminde katkısı olan tek sosyal etken. Panik bozukluğu sıklığı ırk, etnik köken, kültür farkı gözetmiyor.

%90 olguda panik bozukluğa başka bir psikiyatrik rahatsızlık da eşlik ediyor. Üçte bir vakada panik ataklar başlamadan majör depresyon görülüyor. Üçte iki vaka ise panik bozukluğun başında ya da sonrasında majör depresif bozukluk yaşıyor. Sosyal fobi, özgül fobiler, yaygın kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve OKB %5-30 olguda panik bozukluğu ile iç içe. Hipokondriyazis ya da hastalık kaygısı bozukluğu, kişilik bozuklukları ve madde kullanım bozuklukları panik bozukluğa eşlik eden diğer ruhsal sorunlar.

Psikiyatri kliniğinde biz psikiyatristlere sık sorulan bir soru da, hastalığım genetik mi? Özgün bir kromozomal bozukluk ve geçiş saptanmamış olsa da, birinci derecede akrabalarınızda panik atak geçirenler, panik bozukluğu bulunanlar varsa riskiniz 4-8 kat daha yüksek.

Panik bozukluğun organik, biyolojik etkenleri olabilir mi? Bu konuda yoğun çalışmalar yürütülüyor ve panik bozukluğu tedavisinde kullandığımız ilaçlar bu verilere dayanıyor. Serotonerjik işlev bozukluğu, panik bozukluğunda oldukça belirgin. GABAerjik ileti azalmasının kaygı benzeri fizyolojik yanıtlara neden olabileceği uzun zamandır biliniyor.

Bir de panik uyarıcı maddeler vardır. Bunlara panikojen denir. Panikojenler panik bozukluğu olanların çoğunda, olmayanların da bir kısmında panik atakları ortaya çıkarırlar. Karbondioksit, sodyum laktat ve bikarbonat solunum yoluyla panik ataklarını tetikleyebilir. Yohimbin, flumazenil, kolesistokinin, kafein ve isoproterenol gibi ilaçlar da nörokimyasal panik oluşturucu maddelerdir.

Bir zamanlar, mitral kapak yaprakçıklarından birinin sarkması olan mitral kapak prolapsusu panik bozukluğu nedenleri arasında gösterilse de, günümüzde böyle bir ilişkinin varlığı çoğu psikiyatrist tarafından kabul edilmemektedir.

Panik atak oluşumu ve panik bozukluğun psikoterapi açısından önemi ise psikososyal etkenlerdir. Psikososyal etkenler psikoterapiyi yönlendirecektir.

Psikanalitik kurama göre panik atak gelişimi için kaygı uyarıcı dürtülere karşı başarısız savunmalar söz konusudur. Önceden hafif derecede bir uyarı olan kaygı, aşırı tedirginlik halini aldığında bedensel belirtiler de ortaya çıkar ve panik atak gelişir

Panik atakların başlamasında genellikle çevresel ya da psikolojik etkenler vardır. Panik bozukluğun başlangıcından aylar önce stresli yaşam olayları (özellikle kayıp) bir çok vaka için tipiktir. Bu kişilerin yaşam olaylarının getirdiği strese dayanma ve mücadele güçlerinin zayıf olduğu tüm araştırmalarda sabittir.

Yaşamın erken dönemlerinde anneden ayrılık, çocuklukta yaşanan fiziksel ve cinsel istismar panik atakların gelişiminde büyük role sahiptir. Panik bozukluğu olan kadınların %60’ ında çocukluk döneminde cinsel istismar olduğu saptanmıştır.

Panik atak hastaları stresli olayları bilinçdışı anlamlandırmada farklılıklar gösterirler. Psikoterapide hastanın bilinçdışı yorumları ana tema olarak ele alınır.

Panik bozukluğunda psikodinamik etkenleri özetlersek;

1)Öfkeye katlanma zorluğu vardır.

2)Gerek çocukluk, gerekse yetişkinlikte değerli birinden fiziksel ya da manevi anlamda ayrılık vardır.

3)İş koşulları ağır ve streslidir.

4)Denetleyici, korkutucu, eleştirici ve talepkar ebeveyn varlığı sıktır.

5)Cinsel ya da fiziksel istismar öyküsü vardır.

6)Hastalarda sürekli tuzağa düşürülme hissi vardır.

7)Ebeveynlerin reddedici davranışlarından dolayı bireyde yoğun öfke oluşmuş, bunu ebeveynlere bağlı fantezilerin zarar göreceği kaygısı izlemiştir.

8)Kendilik parçalanmış, kendilik ile öteki arasındaki sınır karışmıştır.

9)Karşıt tepki oluşturma, yapıp bozma, bedenselleştirme ve dışsallaştırma gibi savvunma düzenekleri yoğun olarak kullanılmaktadır.

Panik atağı nedir, sorusunu yanıtlayacak olursak; panik atak, ne zaman ve nerede geleceği belli olmayan, aniden ortaya çıkıp, çoğu kez dakikalarla sınırlı olsa da bazen saatlere kadar uzayabilen, yoğun korku veya tedirginlik dönemidir.

Panik ataklar, panik bozukluğu dışında özgül fobi, sosyal fobi, travma sonrası stres bozukluğu gibi ruhsal bozukluklarda da ortaya çıkabilir. Sosyal ve özgül fobilerde panik ataklar beklenmedik tarzda değil, bilinen bir uyaranla başlar.

DSM-5’ e göre panik bozukluk tanı ölçütleri şöyledir.

1)Çarpıntı, kalp ritminde hızlanma ve düzensizlik, kalbin küt küt atması.

2)Terleme.

3)Titreme ya da sarsılma.

4)Havasız kalma, soluğun daraldığı duygusu.

5)Boğulma hissi.

6)Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma hissi.

7)Bulantı ya da karında rahatsızlık hissi.

8)Baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik hissi, bayılacak gibi olma durumu.

9)Titreme, üşüme, ürperme ya da ateş basma hissi.

10)Vücutta uyuşma, karıncalanma hissi ya da duyumları algılayamama.

11)Kendine yabancılaşma, kendinden kopma, gerçek dışı olma durumu.

12)Denetimini yitirme ya da çıldırma korkusu.

13)Ölüm korkusu, ölüm zamanının geldiği algısı.

Panik bozukluğu tanısı koymak için;

1)Yukarıdaki belirtilerin en az 4’ ünün yaşandığı, yineleyen ve beklenmedik panik ataklar olmalı.

2)Atakların en az birinden sonra başka panik atak geleceği endişesiyle yoğun kaygı duyup, tasalanma ya da spor yapmaktan, bildik olmayan her hangi bir durumdan kaçınma gibi uyum bozukluğu ile giden davranış değişiklikleri gösterme. Bunlar en az 1 ay süreyle olmalıdır.

3)Zehirli guatr (hipertiroidi-tirotoksikoz), kalp ve akciğer hastalıkları gibi tıbbi bir hastalık ya da madde kötüye kullanımı olmamalıdır.

4)Başka bir ruhsal bozukluk ile bu durum açıklanamamalıdır.

Panik atak hemen hemen tamamen beklenmedik olmakla birlikte bazen heyecanlanma, fiziksel egzersiz, cinsel aktivite ya da orta derecede bir emosyonel travma sonrası ortaya çıkabilir. Yoğun alkol, kafein, nikotin ve diğer maddeleri kullanma, yoğun ışık, yüksek ses gibi çevresel ortamlara maruz kalma, olağandışı uyuma ve yeme düzeni gibi faktörler psikiyatrist tarafından mutlaka dikkate alınmalıdır.

Atak çoğu kez hızla artan belirtilerin olduğu 10 dakikalık bir dönemle başlar. Kötü bir şey olacağı ya da öleceğine dair duyumlar zihni ele geçirir. Bunun arkasından bedensel belirtiler klinik tabloya hakim olur. Hasta yardım aramak için en yakın acil polikliniğine ulaşma çabasına girer. Atak genellikle 20-30 dakikada kendiliğinden düzeldiğinden, hastaneye ulaşıldığında bir belirti görülmeyecektir.

Doktorunuz öncelikle panik bozukluk-organik tıbbi bozukluk ayırıcı tanısını yapmalıdır. Panik bozukluğa benzer belirti veren organik durumlar şunlardır:

1)Angina, konjestif kalp yetmezliği, hipertansiyon, mitral kapak hastalıkları, miyokard enfarktüsü, kalp ritm bozuklukları gibi kardiyovasküler hastalıklar.

2)Astım, pulmoner emboli, KOAH, hiperventilasyon gibi akciğer hastalıkları.

3)Epilepsi, migren, multipl skleroz, geçici iskemik atak, serebrovasküler hastalık, Meniere hastalığı, Huntington hastalığı, Wilson hastalığı gibi nörolojik hastalıklar.

4)Addison hastalığı, karsinoid sendrom, Cushing sendromu, diyabet, hipertiroidizm, hipoglisemi, hipoparatiroidizm, feokromositoma, premenstrüel sendrom gibi endokrin hastalıklar.

5)Amfetamin, amilnitrit, kokain, teofilin, nikotin, marihuana, halusinojen ve antikolinerjik ilaç kullanımı.

6)Alkol, antihipertansif, opioidler ve sedatif hipnotik türü ilaçların aniden kesilmesi.

7)Anemi, anafilaksi, B12 vitamin eksikliği, elektrolit dengesizlikleri, ağır metal zehirlenmesi, üremi, SLE, temporal arterit gibi diğer tıbbi durumlar.

Panik bozukluğu benzeri belirtiler veren tıbbi hastalıklar ayırt edildikten sonra, panik bozukluğu diğer psikiyatrik bozukluklardan ayırt edilmelidir. Diğer kaygı bozuklukları burada önem kazanır. Panik atakları, sosyal ve özgül fobi gibi kaygı bozukluklarında sıklıkla görülür. Yaygın kaygı bozukluğu da bunlar arasındadır. Psikoz ve duygudurum bozukluklarında da kaygı ön plana çıkabildiğinden ayırıcı tanılara dikkat edilmesi gerekir. Psikiyatristiniz ayırıcı tanıları yaparak tedavinizi planlayacaktır.

Panik bozukluğu, kronik bir ruhsal bozukluk olsa da seyri hastadan hastaya değişkendir. %10-20 olguda panik belirtileri kalıcı olabilmekle birlikte, %30-40 hastada tam iyileşme, %50 hastada ise yaşamı etkilemeyecek minimum belirtilerle idame mümkündür. Tüm hastaların %40-80’ inde klinik tablonun bir yerinde depresyon eklenmektedir. Bu durum gözden kaçırılmamalıdır.

Panik bozukluğu tedavisi aslında oldukça kolay ve yüz güldürücüdür. Tedavi ile bir çok hasta dramatik iyileşme gösterir. Panik bozukluğu tedavisinde en etkili iki yöntem farmakoterapi ve bilişsel davranışçı terapidir. Aile ve grup terapileri de psikososyal güçlüklerle mücadele yeteneğini arttırarak tedaviye destek olur.

Panik bozukluğunun farmakolojik tedavisinde serotonin gerialım inhibitörleri ve klomipramin birinci seçenektir. Şiddetli belirtilerin hızla geriletilmesi gereken durumlarda, yavaşça azaltılarak kesilmek üzere kısa dönem için alprazolam (Xanax) tedaviye eklenebilir. Paroksetin, sertralin, sitolopram ya da fluvoksamin konservatif olarak panik bozukluğu tedavisinde kullanılabilecek serotonin gerialım inhibitörleridir. Venlafaksin ve buspiron da kaygı giderici etkiye sahip ilaçlardır.

İlaç etkili olduğunda tedaviye 8-12 ay kadar devam etmek gerekir. Tedavi kesildiğinde %30-90 olguda yineleme görülebilmektedir.

Uzun süreli ve kalıcı panik bozukluğu tedavisi için bilişsel davranışçı terapi uygulanmalıdır. Bilişsel davranışçı terapi tek başına kullanılabildiği gibi ilaç tedavisi ile birlikte de uygulanabilir.

Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezi, tüm psikiyatrik ve psikolojik sorunlarınızın tedavisinde olduğu gibi, panik ataktan kurtulmanız ve panik bozukluğu tedavisi için psikoterapi ve psikiyatri teavileri ile yanınızdadır. Panik atak ile boğuşarak hayatınızı zehir etmek, defalarca ölüm duygusunu yaşamak zorunda değilsiniz. Erken tedavi panik bozukluğundan kurtulmanızı kolaylaştırcaktır.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Panik Atak Merkezi Antalya, Lara/Muratpaşa/Antalya.

Psikoterapist ve Psikiyatrist Dr. Emine Filiz Uluhan.