Somatizasyon ve Somatizasyon Bozukluğu

somatizasyon ve som.bozukl.Somatizasyon, herhangi bir organik patoloji bulunmaksızın, genel bir tıbbi bozukluğu düşündüren bedensel yakınmalar yaşama durumudur.

Somatizasyonun bir bozukluk olarak değerlendirilmesi için birey şikâyetlerini mutlaka fiziksel bir hastalık belirtisi olarak algılamalı, hastalık inancıyla korkular duymalı, tıbbi yardım arayışına girmeli ve bu çabaları günlük yaşantısını aksatır hale gelmelidir. Bu durumda somatizasyon bozukluğundan söz edilir.

Somatizasyon kliniğinin bir ucunda sebebi bilinmeyen hafif ve sınırlı genel ağrılar bulunurken en üst noktada yukarıda tanımladığımız somatoform bozukluklar (somatizasyon bozukluğu) yer alır.

Bu hastalarımız psikiyatri uzmanına gelmeden önce sayısız hekime başvurmuş, farklı klinik dallarca her türlü laboratuvar ve radyolojik incelemeleri yapılmıştır. Sende organik bir hastalık yok denmesine, defalarca hastaneye yatmalarına rağmen hasta oldukları konusunda ısrarlıdırlar, bir türlü hastalığın tanısını bilen doktoru bulamamışlardır. Bu durum halk arasında “hastalık hastalığı “olarak bilinir.

Somatizasyon bozukluğu olan bir hastanın her ay 5-7 gün yatakta yatıracak kadar ağır yakınmalar yaşadığı saptanmıştır. Bu değerler organik hastalıklara göre çok yüksektir. Tüm dünyada somatizasyon bozukluğu hastalarının, hastane masraflarını 6, muayene vizit sayılarını 13-14, toplam sağlık harcamalarını 8-10 kat arttırdığı görülmektedir.

Somatizasyon bozukluğu yaklaşık 4000 yıl önce eski Mısır döneminde tanımlanmıştır. Uterusun yer değiştirerek omuzlara, sırta veya dizlere kaymasını sebep olarak gösteren Mısır kaynaklarından da esinlenerek, eski Yunan’ da uterus anlamına gelen “hister” kelimesinden histeri ismi konmuştur. Daha çok kadınlarda görülmesi ve bazı jinekolojik sorunların da eşlik etmesi sebebiyle histeri terimi yakın zamanlara kadar kullanılmıştır. Freud’ da histeri terimini tercih etmiştir. 1951 yılında bilimsel anlamda tanımlaması yapılan somatizasyon bozukluğu, o zamandan beri “Briguet’s Sendromu” olarak da bilinir.

Somatizasyonda, birey bilinçli ya da bilinçsiz olarak bedensel yakınmalarını psikolojik amaçlı veya kişisel kazanca yönelik kullanmaktadır. Kişiler arası iletişim sağlama, hasta rolünün ayrıcalıklarından yararlanma, ekonomik kazanç, sözel olarak ifade edilemeyen duygu ve düşüncelerin iletilmesi somatizasyonun güdüleyici etkenleridir. Burada intrapsişik savunma düzeneklerinin de rolü vardır.

Somatizasyonun bireye yönelik en büyük kazancı hasta rolünün getirdiği avantajlardır. Kronik somatizasyonlu hastalarda bu büyük bir olasılıkla bilinçli bir tercih değildir.

Somatizasyon gösteren üyelerden oluşan bir ailede yetişmek, çocuğa sağlıklı olduğunda değil de hastalandığında ilgi ve sevecenlik gösteren ebeveyne sahip olmak, ailenin psikososyal krizlerle baş etme becerilerinin zayıflığı, bireylerin somatizasyona yatkınlığını arttırmaktadır. Cezadan ya da sorumluluktan kaçmak, ilgi çekmek gibi amaçlar da somatizasyona etken olabilir.

Psikiyatrist Menninger, somatizasyonu, bilince çıkması engellenen anksiyetenin visseral (organsal, bedensel) ifadesi olarak tanımlamıştır. Psikanalitik açıdan somatizasyon olgun olmayan bir savunma mekanizmasıdır ve psişik zorlanmaların bedensel bulgulara döndürülmesidir.

Duygusal sıkıntıyı fiziksel dille anlatma durumu “somatotimi” olarak isimlendirilir. Somatotimik dil duygusal iletişimin ilkel bir biçimidir ve öğrenmeye dayalı bir eylemdir. Bundan dolayı aile ve erken yaşantılarla ilgisi büyüktür. Kültürel ve sosyo ekonomik faktörler de etkilidir. Bedensel duyumları seçici olarak algılama, abartılı ve yanlış yorumlama gibi bilişsel etkenler de somatizasyon da rol oynar. Uyarılmış potansiyellerle yapılan biyolojik çalışmalarda somatizasyon bozukluğu olan bireylerin ilgisiz periferik uyarıları yeterince filtre edemedikleri görülmüştür.

Somatizasyon bozukluğu, psikiyatristlerin karşısına en çok göğüs ağrısı, çarpıntı, şişkinlik, gaz, kabızlık, halsizlik, bulantı, nefes darlığı, baş ve kas ağrıları, baş dönmesi gibi şikâyetlerle çıkar. Birçok hasta da psikiyatri uzmanına başvurmadan önce dahiliye, göğüs hastalıkları, KBB, nöroloji, kardiyoloji gibi klinikleri dolaşmış, oralardan psikiyatriste yönlendirilmiştir.

Adet düzensizlikleri, cinsel isteksizlik, ağrılı cinsel birleşme gibi jinekolojik şikâyetler de sıktır.

Hastalar şikâyetlerini renkli bir dille, değişik tariflerle ve abartarak ifade ederler. Fiziksel yakınmalarda çoğu kez geçmişle ve sosyal kültürel çevre ile bir bağlantı vardır. Tanımlanan belirtiler genellikle uygunsuz ve tutarsızdır. Belirtilerin sunumu çoğu kez ebeveynler gibi kaynaklardan öğrenilmiş olup, gördüklerinin taklitidir.

Bazı hastalar hastalıklarını umursamaz görünebilir. Bu durum psikiyatride “güzel aldırmazlık” olarak isimlendirilir. Yakınmalarla davranışlar birbirini tutmayabilir. Örneğin, dayanılmaz ağrılardan yakınan bir hasta, rahat hareket edebilir.

Somatizasyon bozukluğu genç yaşlarda başlar ve kronik seyirlidir. Yakınmaların şiddeti zaman zaman alevlenip, zaman zaman yatışabilir. Stresli dönemlerde belirtiler şiddetlenir. Hastaların büyük çoğunluğunda duygu durum bozuklukları ve anksiyete bozuklukları da klinik tabloya eşlik eder. Somatik problemlerin yanında %70 vakada kişilik bozuklukları da görülür. Klasik olarak histrionik kişilikle eşleştirilen somatizasyon bozukluğunda kaçıngan, paranoid ve obsesif kompulsif kişilik bozuklukları da sıktır.

Somatizasyon bozukluğu tedavisi oldukça problemlidir ve çoğu kez organik patolojilerle zaman geçirildiğinden tedavi gecikmektedir. Hastayla güvenilir bir ilişki kurmak tedavinin temelini oluşturur. İlgili fizik muayene ve gerekli tetkikler yapıldıktan sonra tedavi psikolojik zeminde yürütülmelidir. Hastaların hemen iyileşme ya da tamamen düzelme gibi beklentilerinin gerçekçi olmadığı uygun bir dille anlatılmalıdır. Tedavinin başarısının bedensel belirtilerle değil, ruhsal sorun ve çatışmaların çözümüyle bağlantılı olduğu bilinmelidir. Hastalık durumundaki bir bozulmanın duygusal bir mesaj olduğu unutulmamalıdır.

İyi bir psikiyatrist hiçbir zaman “senin sorunun kafanda”, “kafana takmazsan düzelirsin”, “sende hiçbir şey yok”, “sen düzelmek istemiyorsun” gibi söylemlerde bulunmaz.

Somatizasyon bozukluğu tedavisinde, yapılandırılmış davranış yönelimli grup terapileri en etkili tedavi yöntemidir. Davranışçı terapilerdeki amaç, bedensel hastalığa inanç yaratan işlevsiz otomatik düşüncelerin düzeltilmesidir. Tedavi için ailenin uyumlu olması şarttır. Hastanın dikkat çekme davranışlarını, aşırı taleplerini besleyecek yaklaşımlardan kaçınılmalı, sınırlar konmalıdır.

Psikiyatrist E. Filiz Uluhan.