Yaygın Anksiyete Bozukluğu Sorunu

anksiyete bozukluğu, yaygın anksiyeteSıklıkla gözden kaçan ve yeterince tanınmayan bir ruhsal hastalık olan yaygın anksiyete bozukluğu, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Yaygın anksiyete bozukluğunda sadece endişeli olmanın ötesinde sürekli ve yoğun bir kaygı söz konusudur.

Birinci basamak hekimlikte en sık karşılaşılan psikiyatrik bozukluk olan bu hastalık ilk kez 1980 yılında anksiyete nevrozları kavramının dışında bağımsız bir tanı kategorisi olarak literatüre alınmıştır. Yaygın anksiyete bozukluğu özellikle depresyon gelişiminde bir risk faktörüdür.

Sık görülmesine rağmen gündelik uygulamalarda genellikle gözden kaçan yaygın anksiyete bozukluğunun tanı kriterleri, en az altı ay boyunca hemen her gün ortaya çıkan, bir çok olay ya da faaliyet hakkında aşırı anksiyete ve endişe halinin bulunmasıdır. Kişi endişesini kontrol etmekte güçlük çeker, kolay yorulma, konsantrasyon bozukluğu, irritabilite, kas gerginliği, uyku bozukluğu gibi belirtilerden en az üçü klinik tabloya eşlik eder.

Yaygın anksiyete bozukluğunda psikolojik ve fiziksel belirtiler iç içedir. Sürekli korkulu beklenti hali, irritabilite, odaklanma güçlüğü ve huzursuzluk hissi psikolojik semptomların en sık görülenleridir. Çoğu hasta hafıza sorunlarından bahsetse de, bu, konsantrasyon güçlüğüne sekonder gelişen bir belirtidir.

Kas gerginliğinden kaynaklanan sırt ve omuz ağrıları, gerilim tipi baş ağrıları, göğüs kafesinde sıkıntı hissi, çarpıntı, göğüs ağrıları, nefes alıp vermekte güçlük gibi fiziksel şikayetler hastaları organik patoloji şüphesine götürebilir.

Yaygın anksiyete bozukluğu olan hastalar doktora psikolojik şikayetlerden ziyade fiziksel şikayetler nedeniyle baş vururlar. Kalp, akciğer, sindirim sistemi yakınmaları, nörolojik şikayetler, halsizlik ve yorgunluk, romatizmal belirtiler sebebiyle ayrıntılı tetkiklerden geçen bu hastalar uzun süre dahiliye, kardiyoloji, fizik tedavi, göğüs hastalıkları, nöroloji polikliniklerinde çare ararlar. Uzun süreli prognozun kötüleşmesine yol açan bu durum hastalık için önemli bir handikaptır. Duruma alışan hasta ancak depresyon, diğer anksiyete bozuklukları, alkol veya diğer madde kötüye kullanımı gibi ek bir psikiyatrik sorun ortaya çıktığında psikiyatriste gitmektedir.

Sıklıkla yirmili yaşların başında ortaya çıkan hastalık kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülür. Boşanmış veya dul, eğitimsiz ve işsiz kişilerde yaygın anksiyete bozukluğuna daha fazla rastlanır. Saf yaygın anksiyete bozukluğu oldukça nadir olup, sıklıkla majör depresyon ve panik atak ile birliktedir. Alkol ve sedatif hipnotik ilaçlar hastayı rahatlattığından dolayı suistimal edilebilmekte, alkol ve madde bağımlılığı riski yükselmektedir.

Yaygın anksiyete bozukluğu kronik ve tekrarlayıcı bir hastalıktır. Tüm anksiyete bozuklukları ve depresyon ele alındığında prognozun yaygın anksiyete bozukluğunda en kötü olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle başka bir psikiyatrik bozukluk varlığında hastalıksız geçen dönemler oldukça azdır. Hastalık kadınlarda sık görülür, ancak cinsiyetin hastalığın gidişatı ve prognozu üzerinde bir etkisi yoktur.

Yaygın anksiyete bozukluğu, azalmış üretkenlik, işe gidilemeyen günlerde artış ve sağlık sistemini daha fazla kullanma nedeniyle birey ve toplum üzerinde oldukça olumsuz etkilere sahiptir. Bu nedenle tüm dünyada yaygı anksiyete bozukluğu tedavisine özel önem verilmektedir.

Yaygın anksiyete bozukluğunun tedavisinde anksiyetenin ve endişenin azaltılması, kişinin anksiyeteye rağmen normal faaliyetlerini sürdürmesi hedeflenir. Tedaviden alınacak yanıt kişilerin belirsizliğe tahammül düzeyleriyle doğru orantılıdır. Düşük ve yüksek yoğunlukta aerobik egzersizin anksiyete duyarlılığını azalttığı bilinmekte, tedavide ilk basamak olarak öncelikle önerilmektedir. Psikofarmakolojik tedavilerle birlikte veya tek başına kognitif davranışçı terapiler ise yaygın anksiyete bozukluğunun profesyonel tedavi yöntemleridir.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Anksiyete Bozuklukları Tedavi ve Terapisi.

Psikoterapist Doktor Filiz Uluhan.