Özgül Fobiler

özgül fobiÖzgül fobi, sosyal fobi ve agorafobi dışında herhangi bir durum veya nesneye karşı duyulan mantıksız ve aşırı korku halidir.

Özgül fobinin tanı ölçütleri şöyledir.

1)Özgül bir nesne ya da durumla ilgili aşırı ve mantıksız bir korku olur.

2)Fobik uyaran her karşılaşmada anksiyete doğurur.

3)Kişi korkusunun anlamsız ve aşırı olduğunun farkındadır.

4)Fobik durumdan ya kaçılır ya da sıkıntı içinde katlanılır.

5)Fobik uyarım büyük duygusal sıkıntı sebebidir ve işlev kaybına yol açar.

Özgül fobiler, anksiyete bozukluklarının bir parçasıdır. Birçok hastada fobi yanında iç görü eksikliği de vardır.

Hayvan fobileri, yükseklik korkusu, kapalı yer korkusu, kan görme korkusu, yaralanma korkusu, gök gürültüsü, şimşek, yıldırım ve fırtına korkusu, karanlık korkusu, uçak korkusu en sık gözlenen özgül fobilerdir.

Kadınlarda 2,5 kat daha fazla görülen özgül fobilerin, toplumdaki ortalama sıklığı %2,7-3’ tür. Çocuk ve ergenlerde oran biraz daha yüksektir. Tedaviye başvurma oranı ise oldukça düşük olup, %15 civarındadır. Metropollerde özgül fobi görülme oranı kırsal kesime göre 2 kat daha fazladır. Hayvan korkuları, karanlık ve kapalı yer korkuları kadınlarda belirgin derecede daha fazla olup, diğer fobilerde cinsiyet oranları eşittir.

Özgül fobiler genellikle 16-17 yaş civarında başlar. Duruma bağlı fobiler ise genellikle daha ileri yaşlarda ortaya çıkar. Hayvan fobileri ile kan ve yaralanma fobilerinin başlangıcı erken çocukluk dönemlerine rastlar. Çocukluktan ergenliğe ve ergenlikten yetişkinliğe geçerken birçok fobi genelde kaybolur. Israr eden fobilerde ev ortamı ve yakın çevrenin rolü büyüktür. Anne babanın çocuğun korkusunu yenmede destek eksikliği ve çocuğun mizaç özellikleri fobinin devamında rol oynar.

Fobik nesne veya durumla karşılaşıldığında aynı gerçek bir tehlike ve korku ile yüzleşildiğinde olduğu gibi kalp çarpıntısı, kalpte sıkışma, nefes darlığı, göğüste sıkışma, titreme, terleme, baş dönmesi, bayılma hissi, vücutta uyuşma ve karıncalaşma, idrara gitme isteği doğar. Bazen korkulan durumu düşünmek bile anksiyeteyi ortaya çıkarabilir. Birey korku beklentisi ile birçok durumdan kaçınma refleksi gösterebilir.

Özellikle kan, yaralanma ve hayvan fobilerinde yaygın olmak üzere fobik nesneye korku yanında güçlü bir iğrenme duygusu da eşlik eder. İğrenme yaşayan olguların geçmişlerinde koşullayıcı deneyim yaşanmış olma olasılığı yüksektir.

Kedi, köpek, böcek, kuş, örümcek, yılan fobileri en yaygın hayvan fobileridir. Vahşi ve tehlikeli hayvan fobileri çok seyrektir. Hayvan fobileri kültürel farklar gösterir. Avrupa ve Amerika’ da örümcek korkusu en yaygın hayvan fobisi iken ülkemizde kedi ve köpek fobisi daha sıktır. Hayvan fobilerinin gelişiminde hayvanla ilgili korkutucu bir deneyim etyolojide temel rolü oynar.

Göl, deniz, nehir gibi sulardan korkma, gök gürültüsü, fırtına gibi korkular doğa korkuları, doğa fobileri olarak isimlendirilir. Hastalar deniz aracına binemez, yüzemez, fırtınalı havada evden dışarıya adımını atamaz, gök gürültüsünü duymamak için kulaklarını tıkar, saklanmaya çalışılır.

Kan ve yaralanma fobileri, dişçi fobisi, iğne olma fobilerinde bayılma hissi, bulantı ve kalp hızında düşme tipiktir. Bu hastalar doktora gitmeye çekinirler, tedaviden kaçarlar. Bazı hastalarda kan sözünü duymak bile tansiyonu düşürüp, bayılma sebebi olabilir.

Fobiler genellikle huy veya kişilik özelliği gibi görüldüğünden tedaviye başvurma oranı oldukça düşüktür. Birçok hasta başarılı kaçınma taktikleriyle uzun süreler sorunsuz bir yaşam sürebilir ya da o ana kadar fobisiyle karşılaşmadığından korkusunun farkında olmayabilir. Tek katlı evlerinden yüksek katlı bir apartmana taşınan kadının yükseklik fobisi ortaya çıkabilir, askere gidene kadar bir sorun yaşamayan genç, tankçı birliğine katılıp tankın içine girince kapalı yer korkusu tetiklenebilir.

Fobi gelişiminde genetik, ailesel ve çevresel faktörlerin rolü büyüktür. Bazı çalışmalar fobik bireylerin dikkatlerini korku nesnesine odaklayıp, diğer çevresel ayrıntılara dikkat etmediklerini göstermektedir. Bu bilinç düzeyine ulaşmadan gerçekleşen bir eylemdir, farkındalık dışında fobik koşullanma olmaktadır.

Özgül fobi etyolojisi psikolojik etkenler çerçevesinde koşullanma, koşullanma dışı öğrenme ve psikodinamik yaklaşımlarla açıklanır.

Koşullanma teorisi Watson’ un meşhur küçük Albert deneyine dayanır. Burada fareden korkmaya koşullandırılan Albert’ in diğer tüylü cisimlerden de korkmaya başladığı görülmüştür. Klasik koşullanma her şeyi açıklamamaktadır. Birçok fobik kişinin korku nesnesiyle hiç karşılaşmadıkları bilinmektedir.

Birçok fobinin oluşması için doğrudan veya dolaylı hiçbir deneyim gerekmemektedir. Türe özgü fobik korkular vardır. Bu korkular bize onbinlerce yıl önceki atalarımızdan gelmektedir. Yabancı korkusu, ayrılık anksiyetesi, derinlik korkusu, kan ve yaralanma fobileri, büyük hayvanlardan korkma bunlara örnek verilebilir.

Psikodinamik fobi teorileri ise Freud’ a dayanır. Freud, fobilerin bastırılmış ödipal çatışmalardan kaynaklandığını savunur. Asıl korkulan nesne yer değiştirerek fobik nesneye yönlendirilir. Burada 5 yaşındaki Hans’ ın at korkusu klasik örnektir. Freud, Hans’ ın at korkusunu, ödipal çatışmanın getirdiği babaya yönelik öfke ve kıskançlığın kastrasyon korkusuyla baba yerine ata yönelttiğini vurgulamıştır. Ödipal çatışma teorisine göre çocukluktaki cinsel dürtüler insest özellikler taşıdığı için iğdişlik anksiyetesi doğurur. Benlik bu dürtüyü bilince taşımamak için bastırma savunma düzeneğini çalıştırmakta, bastırma yetersiz kalırsa ek savunmalar kullanılmaktadır. Fobilerde yer değiştirme savunma düzeneği aktiflenerek korkulan durumu temsil eden fobik durum veya fobik nesne ortaya çıkmaktadır.

Fobi tedavisinde ve fobi gelişimini önlemede çocuklara korkusuz ebeveyn modeli olmak ve onları korkularının üzerine gitme konusunda cesaretlendirmek birinci önceliktir.

Özgül fobi tedavisinde ilk olarak hasta ve yakınları genişçe bilgilendirilir. Bazı hekimlerde bile gördüğümüz şekilde hastalığın önemli bir şey olmadığı fikri ve kişilik yapısı ya da huy olarak değerlendirilmesi tamamen yanlış olup, hastanın tedavi şansı engellenmektedir. Tedavinin oldukça basit, uygulama tekniklerinin kolay ve tam sağaltım gözlenen bir hastalık olduğu bilinmeli, hastalar bundan mahrum bırakılmamalıdır.

Özgül fobi tedavilerinde ilaç tedavilerinin etkisi diğer anksiyete bozukluklarına göre çok sınırlıdır. Paroksetin ve fluoksetinden fayda gören hastalar literatürde az miktarda mevcuttur. Fobiye eşlik eden depresyon varsa bu mutlaka tedavi edilmelidir. Özellikle uçak fobilerinin tedavisinde uçağa binmeden önce verilecek kısa etkili benzodiazepin türevi ilaçlar faydalı olmaktadır.

Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme tedavisi denen EMDR tedavileri de özgül fobilerde kullanılmaktadır.

En etkili özgül fobi tedavi şekli ise davranışçı terapilerdir. Burada temel yaklaşım korkulan durum veya nesneyle kişiyi gerçek ortamda yüzleştirmek ve korku azalıp sönünceye kadar o ortamda bırakmaktır. Davranışçı terapiler veya grup terapisi şeklinde yapılabilir.

Özgül fobinin davranışçı tedavisinde korkulan durumun ayrıntılı bir analizi yapıldıktan sonra, korkulan durumla gitgide artan bir yüzleştirme sağlanır. Kaçınılan ya da korkulan durumla ne kadar uzun süre yüzleşme sağlanırsa iyileşme o kadar kuvvetli olmaktadır. İstekli ve uyumlu hastalarda birkaç seanslık tedavi yetebilir. Tedaviye hipnoz ve hipnoterapi eklenebilir.

Bilişsel yöntemlerin özgül fobi tedavisinde davranışçı terapiye eklenmesinin büyük katkısı görülmemiştir. Yine de birçok korkunun mantıksız düşüncelere dayandığı, korkulan durumla ilgili risklerin abartıldığı bir gerçektir. Bu bakımdan hastaya tedavi mantığını anlayacak, düşüncelerini sorgulamasını sağlayacak bilişsel yaklaşımlar da her zaman uygulanabilir.

Özgül fobi tedavisinde hemen hemen tüm hastalarda en fazla 10 seans yetmektedir. Bazı danışanlar tek seans çalışma da bile fobisinden kurtulabilmektedir.

Davranışsal analiz fobi tedavisinde davranışçı terapinin ana merkezidir. Burada fobinin öncesindeki olaylar, davranış boyutu ve sonuçlar değerlendirilir. Olayı başlatan etkenler, olayın gelişimi, ilgili tedbirler ve bunların nasıl kullanıldığı terapi sürecinde gözden geçirilir.

Başarılı bir davranışçı terapide danışanlar seanslar arasında ev ödevlerini mutlaka yerine getirmeli, tedavide aktif rol almalıdırlar.

Grup terapileri de özgül fobi tedavisinde bireysel terapi kadar etkindir.

Sanal gerçeklik terapisi de son yıllarda geliştirilen fobi tedavisine yönelik bir uygulamadır. Burada görüşme odasında fobik duruma benzetilen bir ortam yaratılır ve hasta korkuya alışıncaya kadar bu odada kalarak fobisiyle yüzleşir.

Psikodinamik psikoterapilerin özgül fobi tedavisinde yeri oldukça azdır, kişilik bozukluğu olan olgularda düşünülebilir.

Sonuç olarak özgül fobiler azımsanmayacak bir sıklıkta görülmelerine rağmen hastalarımızın tedavi talebi oldukça düşüktür. Aslında hayatı kısıtlayan birçok fobiden kısa sürede kalıcı biçimde kurtulmak mümkündür. Başta uçak fobisi ve yükseklik korkusu olmak üzere her türlü fobinizi yenerek yaşamınızdaki sınırlayıcı engellerden kurtulabilirsiniz.

Antalya psikiyatri ve Antalya psikoterapi merkezi olarak uçak fobisi tedavisi, yükseklik korkusu tedavisi, kedi, köpek, örümcek korkuları gibi hayvan fobisi tedavisi ve her türlü özgül fobinizin çözümünde davranışçı ve bilişsel terapileri, psikodinamik yaklaşımlar, EMDR uygulaması, hipnoz ve hipnoterapi ile destekleyerek kesin tedavi için yanınızdayız.

Uçak Fobisi Tedavisi Antalya.

Özgül Fobi Tedavisi Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi.